Bilgeliği kimden öğrendin


Lokman Hekim'e :

Bilgeliği kimden öğrendin? diye sorduklarında ondan şu cevabı almışlar:

Körlerden öğrendim. Çünkü onlar elindeki değnekle tam araştırmadan adım atmazlar. Basacakları yerin sağlam olduğundan emin olduktan sonra adım atarlar... Bundan dolayı ben de bir şey yapacağım zaman düşünür, faydalı ise konuşur, yararlı ise yaparım... Faydasız ise bırakmayı ve susmayı tercih ederim.

 

Tutun, işte hırsız budur


Adamın biri Hz. Süleyman'a (a.s) gelerek, kazlarınn çalındığını ve bunu komşularının yaptığını iddia etmiş. Hz. Süleyman (a.s) hemen halkı mescide toplamış ve:

İçinizden biri hem komşusunun kazlarını çalıyor hem de çaldığı kazların tüyleri kafasında olduğu halde utanmadan mescide geliyor, demiş.

Hırsız bu sözleri duyar duymaz eliyle başını sıvazlamaya başlamış. Onun bu halini gören Hz. Süleyman (a.s) şöyle buyurmuş:

Tutun, işte hırsız budur.

 

Nasıl dua ederim?


Bilindiği gibi Hz. Eyyub (a.s) sabır ve metaneti ile dillere destan olmuştu. Bir rivayete göre o meşhur hastalığını on sekiz sene çekmişti. Hiçbir zaman isyan etmeyen Hz. Eyyub'e (a.s) hanımı bir gün şöyle sordu:

Bu hastalığın bitmesi, çektiğin dertlerin gitmesi için Cenab-ı Hakka dua etsen olmaz mı?

Hz. Eyyub (a.s), hanımına şu cevabı verirler:

Benim bolluk ve refah içinde yaşadığım müddet 80 yıldır. Çekmiş olduğum darlık ve sıkıntılı zaman ise daha bu süreye ulaşmamıştır. Bu durumda ben  Allah'tan utanırım. Ona (c.c) bu halin üzerimden gitmesi için nasıl dua ederim ki...

 

Böyle denir mi?


Hz. İsa'nın (a.s) yanından geçen bir domuza:

Selametle geç, dediğini duyanlar:

Domuza da böyle denir mi? derler.

Hz. İsa (a.s) ise şöyle cevap verir:

Dilimi kötü söze alıştırmak istemedim.

 

Ödeştik


Peygamberimiz eşleriyle de şakalaşırdı. Hatta Hz. Aişe Validemizle şakalaştıkları gibi, yarış bile yaparlardı. Birinci yarışta Hz. Aişe Annemiz onu (a.s.m) geçmişti. İkinci yarışta ise Allah Resulu Hz. Aişe Annemizi geçmiş sonra da tebessüm ederek, şöyle buyurmuşlardı:

Ödeştik.

 

Ağrımayan gözümün adına yiyorum


Süheyb (r.a) açlık canına tak etmişti. Bir yandan da tek gözü ağrımaya başlamıştı. Süheyb (r.a) Medine'ye gelince önüne konan hurmaları hemen yemeye başlamıştı. Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.m) şöyle sordular:

Bir gözün ağrıyor, hem de yaş hurma yiyorsun Süheyb?

Efendimizi tebessüm ettiren şu karşılığı verdi Süheyb

Ya Resûlallah, ben yaş hurmayı ağrımayan gözümün tadına yiyorum.

 

Merhamet etmeyene


Allah Resûlü  (a.s.m) Hz. Hasan'ı öperken yanında bulunan Akra bin Habis bu tabloyu görünce:

Benim on çocuğum olduğu halde şimdiye kadar hiçbirini öpmedim, der . Allah Resûlü (a.s.m) şöyle buyururlar.

Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz.

 

Şeytan kimlere vesvese verir?


Peygamber Efendimize  (a.s.m) bir gün şöyle bir soru soruldu:

Ya Resûlallah ! Şeytan kimlere vesvese verir?

Efendimiz şu cevabı verdiler:

Hırsız, içinde bir şey olmayan eve girmez.

 

Hâlâ


Efendimiz (a.s.m) buyuruyorlar ki:

Bir adamın yaşı kırkı geçtiği halde hala sevabı günahını geçmiyorsa, hayrı şerrine galip bulunmuyorsa, şeytan bu adamın karşısına geçer alnından öper, Benim sadık dostum diye tebessümle bakar!