SEVGiYi SEVMEK ZORUNDAYIZ
Yüce Yaratıcı kendisini
unutanı, kendi haline bırakıyor. Bir Batılı düşünürün ifadesiyle, ALLAH' tan
uzaklaşan insan, bizzat kendisinden uzaklaştı. Allah'tan uzaklaşmak, insanlıktan
uzaklaşmak anlamına geldi. Bu şekilde kendisinden uzaklaşan insanlar, artık
insanlar gibi konuşamıyorlar ama, hayvanlar gibi havlaşıyorlar. Madde itibariyle
çok zenginleşen insanlar, yüreklerini fakirliğe teslim etmiş bulunuyorlar. Hep
biriktirmek ve daha fazlasına sahip olmak uğruna, hatır gönül dinlemiyen insan,
en yakınlarını bile uzaklaştırdı. En çok ihtiyaç duyduğu zamanda bile
bulamayacağı kadar uzaklaştırdı. Şimdi Batılı zenginler, önemli bir hastalık
geçirdiklerinde, tehlikeli bir ameliyat yaşadıklarında çok seviniyorlar. Çünkü
ancak o vakitlerde, yakınlarının sevgisini ve bir parça da olsa şefkatini
görebiliyorlar. Maddeci medeniyet insanı sevgi yetimi ve şefkat öksüzü haline
getirmiştir.
İşte bu zihniyetin en hayırlı sonucu, çok kullanışlı ve lüks
huzur evleri açmaktır. Çünkü maddeci insanın kendisi gibi çıkarlarından ve beden
rahatından başka değer tanımıyan nesli, anne ve babası da dahil kimseyle birşey
paylaşmak istemiyor.
Bu sebeble, Batılı bir pedagog şöyle diyor:
"Çocuklarınıza iyi bakın ve çok iyi bir eğitim verin. Çünkü onlar gelecekte
sizin hangi huzurevinde kalacağınıza karar verecek kişilerdir."
Demek oluyor
ki, bugünkü maddeci medeniyetin yetiştirdiği en hayırlı evlat, ebeveynini en iyi
bir huzurevine götürüp bırakandır. Bu anlayış artık bizim ülkemizde de
yerleşmeye başlamıştır. Hem de varlıklı insanlar huzurevi köşelerine atıp
ziyaretine aylarca, yıllarca gelmediği anne babasını huzursuz etmektedir.
Bütün bunlar günümüz dünyasında çölleşen yüreklerin feryadı sayılmalıdır.
Bu kötü gelenek, yürek zengini insanlar tarafından kırılmalıdır. Bu insanlar
artık Batı dünyasında giderek azalmaktadır. Dolayısıyla da bu noktada
Müslümanlara görev düşmektedir.
Hala Allah ve ahiret imanı ile yüreklerinde
insanı bir taraf kalmış olan Müslümanlar'a çok büyük bir vebal ve ağır bir
görevdir bu... Eğer yeryüzünde sevgi yaşayacaksa, yani insan, insan olması
itibariyle, yaşamaya değer bir hayatı yaşayacaksa, MÜSLÜMAN yüreğine ihtiyaç
vardır. Bu yürek, Allah'a imanla yücelmiştir. O'NA TEVEKKÜL VE TESLİMİYETLE
güçlenmiştir. Yaptığı iyiliklerin dünyada değilse bile, ahirette işe
yarayacağını bilen, bu sebeble de kötülük görse dahi, iyilikten vazgeçmeyen bir
yürektir. Bütün mahlukatı Allah'ın ayali bilen, varlığa hizmet etmenin Allah'a
kulluk olduğunu idrak etmiş bir yürektir.
Yani yaratılmışı YARATAN'dan ötürü
seven bir anlayış...
Bu anlayış açısından dünya, bir mola yeridir. Çalışıp
ebediyet dünyasını kazanmak için verilmiştir. Müslüman fani olduğunu bildiği
dünyaya aşık olmaz, gönül vermez.
Dünya nimetleri için de:
"Ya RABBİ,
elimden alma, kalbime koyma" diye yakarır.
Müslüman, "nerede, ne kadar
kalacaksa, oraya o kadar çalışacak" şuurdadır.
Ve MÜSLÜMAN kalbi, sonsuz bir
sevgi kaynağı olan RABBI'na bağlıdır. Her an bu yegane güç kaynağı ile
irtibatlıdır. O'nun aşkıyla kanatlıdır.
Bu güvenç ile, yılmaz, ezilmez,
üzülmez...
Allah'tan aldığı sevgi gücü ile bir yürek zenginidir Müslüman...
Müslüman'ın başının tacı, gönlünün sultanı olan Güzeller Güzeli, kendisini
öldürmeye gelenlerin bile, kendisinde dirildiği, ebediyyen hayat bulduğu bir
sevgi zirvesidir. Bir zamanların en ilkel, en kaba ve en katıl insanları ondan
aldıkları dersle dünyaya hocalık yapmışlar, medeniyet öğretmişlerdir.
Onlar
bilgiyi ve sevgiyi paylaşmakta insanlığa en etkili örnekler olmuşlardır.
Birbirlerinde fani olacak kadar kardeşlikte zirveye çıkmışlar, hizmette daima
önde, ücrette ise arkalarda olmayı tercih etmişlerdir.
Bugünkü acımasız
kapitalizmin sınırsız rekabet ortamında birbirini yiyerek beslenenler bu
güzelliği idrak etmekten bile mahrumdurlar.
Ancak bu idrake gelemeden de
insanlık diye bir şeyden bahsetmek imkanımız kalmamaktadır.
Bu sebeble,
Müslüman, yeniden ve bir daha, O Güzeller Güzeli'nden aldığı ilhamla, sinesini,
ALLAH'ın bütün kullarına açacak, gönlündeki İlahi aşkı başka gönüllere de
taşıracaktır.
İnsanlık eğer bir gün yüzü daha görecekse...
Ve kıyamet de
hemen kopmayacaksa...
Müslüman, bir yürek seferine çıkmalıdır. Herşeyi var
ama, birşeyi olmayan insanların yardımına koşmalıdır.
Varlık içinde yokluk
çeken, ruh sancılarıyla kıvranan insan, imandan başka bir çözüme sahip değildir.
İlimli, akıllı, tutarlı iman da ancak İSLAM'dadır.
Bu imanı başkalarıyla
paylaşmanın en kısa ve kestirme yolu ise, onu yaşamaktır.
Sevgiyle,
şefkatle, hoşgörüyle...
Yani EFENDİLER EFENDİSİ gibi...
İnsanın kafası
ve kalbiyle adam gibi adam olması, yüreğinde gerçek örneğin, hakiki önderinsevgi
bayrağınıdalgalandırması gerekiyor. Zira başka bütün sevgilerin sahte olduğu
artık iyice anlaşılmıştır... İnsanlığın bakınca onu hatırlatan yürek
zenginlerine ihtiyacı var bugün...
Bu temsile ben varım diyen Müslümanlar
nerede?
Vehbi VAKKASOĞLU