Kuran ı Kerimde biz nakıs insanların nakıs anlayışlarına hitap etmek için sahneler anlatılmıştır.Bu sahnelerden biri...
Büyük mahkeme kurulduğunda,cennetlikler cennete gittiğinde,cehennemlikler de cehenneme girdiğinde Allahü Teala dilden,dişten,dudaktan ve bizim bildiğimiz ses kavramından münezzeh bir şekilde azap içindeki kullarına soracak.Soracağı soruyu zikr etmeden öncede Mükafatları hak edenlere vermiş olacağını açıklıyor:
“Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muratlarına erenlerdir.” 111
Daha sonra ise o kanımızı dondurması gereken soruyu soruyor:
“"Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye
sorar.”112
Sanki bu kadar azabı hak etmek için,bunca isyanı yapmak için,bu kadar gaflete dalmak için ne kadar kaldınız ki dercesine....
Verilen cevap ise sorulan sorudan çok daha elem vericidir:
“"Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte
sayanlara sor" derler.”113
Sanki “emin değiliz!belki bir günün azından da az kaldık!sen sayan meleklere sor...” dercesine...Ve hitab-ı İlahi gelir:
Bilmiyormuyuz?
Niye bu kadar gafletteyiz..?