sucunun duasi

Maruf sık sık ikaz ederdi etrafindakileri:

-Iyilik ve ibadetlerin büyügüne küçügüne bakmayın.
Hepsini de yerine getirmeye gayret edin. Allah'ın
rızasi hangisindedir bilinmez. Sizin küçük gördügünüz
bir iyilikte, ibadette Allah'in rizasi bulunabilir.
Sizin affiniz o küçük sandiginiz iyilik ve ibadetle
olabilir.

Bundan dolayidir ki bir gün Bagdat caddelerinden
birinde giderken yolun kenarinda bir sebilcinin (su
dagiticisi):

-Benim suyumdan içene Allah da Kevser suyundan
içirsin! diye dua ettigini duyarlar.

Maruf hemen yaklasir, nafile oruç tuttugu halde adamin
suyundan içer. Kendisini ikaz ederler:

-Siz oruçlu idiniz, ikindiden sonra orucunuzu
bozmaniza gerek yoktu, unuttunuz mu yoksa? derler.

-Hayir der, ne unuttum, ne de ikindiden sonra
olusundan gaflet ettim.

-Öyle ise neden suyu içtiniz?

Söyle izah eder durumu.

-Rabb'imizin rizasi nerededir belli olmaz. Muhtemeldir
ki bu masum adamin duasi, benim tuttugum nafile
oruçtan daha makbuldur. Bu makbul duayi almak için
suyundan içmeyi tercih edip orucumu bozdum. Bu orucu
tekrar tutarim; ama bu duayi bir daha alamam.

Gerçekten de sonuç ümid ettigi gibi olmustur. Çünkü
vefatindan sonra kendisini rüyada gören bir yakini
sormus:

-Senin birçok iyilik ve ibadetlerin vardir. Rabb'imiz
en çok hangisinden ikram ve ihsanlarda bulundu?

Cevabi aynen söyle olur:

-Hepsi bir yana, orucumu bozarak suyundan içtigim
sebilcinin duasi bir yana!

Evet hiçbir iyilik ve ibadeti basit görmeyin,
mühimsemezlige yönelmeyin. Zira Rabb'imizin rizasi
hangisindedir bilinmez. Sizin küçük gördügünüzü
Rabb'imiz büyük görür ve affiniza vesile kilar. Iste
sucunun duasi...