"Askerini korumayan devlet, kendini nasıl korusun? Bu vatan evlâtları, silâhsız, korumasız eşkiyanın eline bıkarılır mı? Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin istifa etmeli. Bu katliama çanak tutanların soruşturulmasını istiyoruz." (Hürriyet - 26.5.1993)
 
"PKK canileri tarafından bu kadar gencimizin şehit edilmesi üzerine, en büyük madalyanın kime takılacağını merak ediyorum. Acaba bu gençleri, aynen Kurban Bayramı'nda İstanbul sokaklarında satılmak üzere kamyonlarla gönderilen kurbanlıklar gibi, minibüslere doldurup yola çıkartan komutana mı, yoksa, daha önce aynı tür olaylar üzerine, 'Birliğine gönderilen veya terhis edilip memleketine gitmek üzere yola çıkan askerlerle ilgili her türlü güvenlik önlemi zamanında alınmaktadır' diyerek kamuoyuna düpedüz yalan söyleyen diğer yetkililere mi?" (26.5.1993)
 
"Bu olayların sorumlusu yok mu? Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Çayırlı Jandarma Karakolu'na mensup devriye birliğinden 11 er pusuya düşürülüp şehit edildi. 1991 yılında, bu türden 64 askerimiz pisi pisine şehit düştü. Bu olaylarda acaba görev ihmali veya başka kusur arandı mı? Arandıysa, kim hakkında ne yapıldı diye sormak lâzım. Öyle ya, bunca genç adamı, onların anaları, babaları pırasa tarlasından toplamadı." Oktay Ekşi 8 Ekim 1991"
 
////////////////////////
 
"Ordu, sınırların korunması ile yetinmelidir; iç güvenlikte görev almamalıdır; çünkü, ordular teröristlere karşı mücadele etmek için değil, düzenli ordulara karşı mücadele etmek için kurulurlar ve eğitim görürler. Onun dışında terörist gruplarına ve onların eylemlerine karşı çok iyi eğitilmiş ve yeterli biçimde donatılmış yeni birlikler oluşturulmalıdır. Birlikler bölge halkıyla çok sıcak ilişkiler, diyaloglar kurabilecek kimseler arasından seçilmeli ve ona göre eğitilmelidir. Basında çıkan haberler doğru ise, Milli Güvenlik Kurulu bizim yıllardır ileri sürdüğümüz bu düşünceleri şimdi kabul etmiş görünüyor. Gerçeklere gözümüzü kapatamayız. Herhalde patriyot füzelerini üç ay eğitim görmüş askerlere teslim etmek mümkün değildir." (Ecevit, TBMM - Tutanak Dergisi - 19. Dönem- 14.11.1991
 
///////////////////////////
 
"Özel eğitim görmemiş, savaşmak için yetiştirilmiş birliklerin, iç güvenlik konularında özellikle duyarlı bölgelerde görevlendirmelerinde daima bu tür riskler vardır." (Hasan Fehmi Güneş, TBMM - Tutanak Dergisi - 18. Dönem - 21.2.1989)
 
"Terörle mücadele, bir profesyonel ekip tarafından yapılmalıdır. Bu bir jandarma ve asker görevi değildir. Terör ve bölücülük olaylarında, tecrübeli, başarılı, profesyonel ekiplerin orada uzun süre kalmalarını sağlayacak tedbirler almamız lâzım. Özel harekât timinde görevlendirilmiş profesyonel güçlerin sayısının arttırılması, orada kalma sürelerinin uzatılması gerekmektedir." (İsmail Köse TBMM - Tutanak Dergisi- 18. Dönem- 6.11.1990)
 
//////////////////////
 
Sayın Kıvrıkoğlu egemenliğin millete verildiği bir bayram gününde 10 sene önce yapılmış bir konuşmayı daha dün yapılmış gibi açıklamalarda bulunması Türk demokrasisine malesef gölge düşürmüştür. Bu ülkede kimse orduya hakaret etmez. Kişiler yaptıkları yanlışlıklar edeniyle eleştiri alacaklar ve cezalandırılacaklardır. Dikkat edilirse, Sayın Kıvrıkoğlu'nu göklere çıkaranlar, Tayyip'i de yerin dibine batıranlar egemen oligarşinin devletten nemalanan uzantılarıdır.
 
Sayın Kıvrıkoğlu, devleti soyanlara karşıdır ama devletten ölü eşek fiyatına aldığı bankanın içini boşaltanların ceridelerine sayfalar dolusu özel röportajlar vermekte sakınca görmemektedir. Burada biraz kafam karışıyor!
  
/////////////////
 
1994 mahalli seçimleri sırasında, solun adayı olan Zülfü Livaneli'nin, Deniz Gezmiş'i övdüğü, Gezmiş'in arkadaşını öldürdüğü için uzatmalı çavuşa "it" diye hitap ettiği ve ordu bu uzatmalı çavuşa nişan verince "Yaşa Türk Ordusu" diye alay ettiği ortaya çıkmamış mıydı?
 
Askerin Güneydoğu'da halka pislik yedirdiği Avrupa basınında yer aldı.
 
1990'lı yılların basını, o günkü özgür ortam içinde, Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni ve teröre karşı uygulamaları yoğun eleştiri bombardımanına tutuyordu. Hatta faili meçhul cinayetlerde yüksek rütbeli komutanların öldürüldükleri yazılıyordu. Konuyu tetkik için TBMM'de bir araştırma komisyonu bile kurulmuştu.
 
Bir zamanlar herkes konuşuyordu. 28 Şubat'tan sonra sus pus olduk. Bir siyasinin tanımına göre 28 Şubat'ta ordu STK gibi davrandı. Bize göre TBMM dışında bir siyasi parti gibi görüşleri her zaman ekranda ve manşette yer alıyor.
  
Siyasi sorumluluğu olmayan kişilerin siyasilerle medya önünde polemik yaratacak açıklamalarda bulunmasının kurumların enerji kaybetmesine neden olduğu açıktır.
  
Lockheed yolsuzluğu, Kocatepe zırhlısının batırılışı, Muavenet'e yapılan saldırı, Eşref Bitlis'e suikastı, www.yolsuzluk.com'daki utanılacak olaylar milletin önünde neden açıklığa kavuşmuyor? TBMM, Millet adına bu yanlışlıkları araştırmaya ne zaman başlayacak?
 
Türkiye'ye gelip "Sizin en iyi ihraç malınız, ordunuzdur!" diyen ve Türk Ordusu'nun satılık veya satılmış olduğunu ilan eden borsa spekülatörü Soros'a yanıt vermek kimin görevi idi?
 
AMERIKA'DA EN ÇOK IZLENEN FOX TV'de News Political Analiyst programinda  spiker Dick Morris: 'ARAPLAR  BIZE, IRAK'A OPERASYON YAPMA IZNI VERMEYEBILIRLER.  BIZIM ONLARA IHTIYACIMIZ YOKTUR. IMF TÜRKIYE'YI BIZIM  IÇIN SATIN ALMISTIR. ORADAN ISTEDIGIMIZ HER SEYI  YAPARIZ. '
 
Televizyonda ingilizce olarak aynen "IMF bought Turkey for us. We can do  anything from there."
 
Bunlardan incinen ve yanıt veren kimse oldu mu?
 
/////////////////////
 
Türkiye'nin, AB'ye girsin girmesin, zaten bugünkü tabularıyla giremez, atması gereken ilk adım Asker'i, Mustafa Kemal'in düzenlediği gibi siyasi otoritenin emri altına almaktır. Genelkurmay Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalıdır. Peygamber Ocağı ordunun saygınlığı millet önünde daha fazla yıpratılmamalıdır. Bu da ancak Milli Savunma Bakanı'nın sorumluluğuna verilmekle sağlanır.
 
Muhatap daima hükümet olacaktır.
 
///////////////////////////////////////////////
 
Bir son not:
 
"Hollanda Savaş Yayınları Enstitüsü'nün "SREBRENICA ve Hollanda Barış Gücü" araştırması raporu yayınlandı:
 
Ordularının eğitimden yoksun olduğunu ve işledikleri Cinayetleri 7 yıl sonra kabul ettiler. Bu raporun arkasından hükümetleri yıkıldı.