Muhammed Gazalî'nin gözüyle
4 Sorun 4 Çözüm

KENAN DEMİRTAŞ    
kdemirtas@ozgurvebilge.com    

Çağdaş İslâm âlimlerinden Muhammed Gazalî, İslâm âleminin içinde bulunduğu durumu, kâinatla ve bilimlerle ilginin kesilmiş olmasına bağlıyor.

İslâm âleminin ve müslümanların içine düştüğü problemler, Müslüman bilgin ve düşünürler arasında çeşitli tartışmalara konu teşkil ediyor. Genellikle üzerinde anlaşılan nokta, Kur’ân’ı anlama ve uygulamadaki eksiklerimiz. Neyi eksik bıraktığımız, neyi anlamamız gerektiği konusunda ise çok çeşitli fikirler ortada dolaşıyor.

Mısırlı çağdaş âlimlerden Muhammed Gazalî’nin bu konuda berrak ve özlü tespitleri var. Özetle, Kur’ân’ın ve kâinatın beraberce ihmal edildiğini söylüyor Gazalî. Türkçeye Kur’ân’ı Anlamada Yöntem adıyla çevrilen bir bilimsel tartışmada, Mısırlı âlim, bu tezini dört nokta etrafında yoğunlaştırıyor.

Gazalî, “Eğer Kur’ân’ı biz doğru anlayıp doğru bir şekilde de tatbik edebilseydik şimdi bu sorunların muhatabı olmazdık,” diyor. “Çünkü bir medeniyet kitabıdır Kur’ân ve evrenseldir. Madde ve ruhu, düşünce ve duyguyu, dünya ve ahireti çepeçevre kuşatmıştır. Yani hayatla ilgili herşeyi. Bir âyet-i kerîmede ‘Bu kitabı sana herşey için bir açıklama, bir yol gösterici ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için de bir müjdeci olarak indirdik’  buyuruluyor.”

Kur’ân’ı doğru anlayıp doğru tatbik ederek tarihe yön veren Sahabeyi de tanık olarak gösteriyor ve sorguluyor Gazalî: “Sahabenin elinde bulunan Kur’ân, günümüz Müslümanlarının elinde de aynen bulunmaktadır. Fakat asıl sorun, Kur’ân’ı anlama ve uygulamadadır.”

GEMİ BUHARLA ÇALIŞIR

Kur’ân, mü’minler için rahmettir, ama bunun bir şartı var: onun dediğini, onun istediği şekilde uygulamak. Gazalî, bu hakikate ters düşen yaygın bir inancı  kitabında şöyle açıklamış:

“Osmanlı döneminde bir deniz savaşına çıkılacakmış. Hazırlıkların yapıldığı esnada bereket olsun diye filoya Buharî okuyanlar gelmiş ve oradakiler durumu yetkililere bildirmiş. Yetkililerden gelen cevap ise aynen şöyle: ‘Gemi Buharî ile değil, buharla çalışıyor.’”

Yani Kur’ân’ın izahı olan hadis-i şeriflerin boyutlarını anlamadan Buharî okumak geminin hareketi için yeterli değildir. Şayet kaptan Buharî okumakla yetinirse gemi hareket etmez. Gemiyi hareket ettirecek olan sebeplere sarılmak ise, Allah’ın tabiata yerleştirdiği yasaları anlamak ve onları uygulamak demektir—Sahabîler gibi:

“Onlar çölü ve deveyi iyi biliyorlardı, ancak deniz ve gemi hakkında hiçbir bilgileri yoktu. Romalılarla karşılaştıklarında gemi yapmadan savaşın kazanılamayacağını anladılar. Gemiler inşa ettiler, denizde savaşın nasıl yapılacağını öğrendiler, ondan sonra savaştılar ve Allah’ın izniyle de galip geldiler. Yani sadece Kur’ân’ı okumakla yetinmediler, onun dediğini onun istediği şekilde tatbik ettiler” diyor.

Peki Sahabîler Kur’ân’ı doğru anlayıp tatbik ettiler de biz niye onlar gibi anlayıp uygulayamıyoruz? Bu sorunun cevabında Gazalî önemle dört nokta üzerinde duruyor:

1.Yönetimin bozulması ve halk üzerinde baskı uygulaması.

2.Fıkıh ilminin dayatılması ve diğer ilmî araştırmalardan uzaklaşılması.

3.Kâinatla ilgimizin kopması; kâinattan bahseden âyetlere dikkat edilmemesi.

4.Kur’ân’da geçen kıssalara önem verilmemesi