NİYET İŞTEN ÖNEMLİDİR
Dr. Hüseyin Erçelik

Nice küçük ameller vardır ki, niyetler onları büyütür. Nice büyük görünen ameller vardır ki, niyetler onları küçültür. Niyet halis olmadıktan sonra yapılacak en büyük amellerin bile zerre kadar değeri yoktur.

Yüce Mevlâ’nın kendisine hem ilim, hem mal, hem de salih amel nasip ettiği sayısız insan bulunmaktadır. Bu kişiler Allah’ın rızasına uygun olarak helalinden kazanmayı ve kazançlarını meşru yerlerde harcamayı prensip edinmişlerdir. Bazı kişiler de var ki, Allah onlara ne ilim, ne de servet vermiştir. Ancak o kişiler, “keşke benim de ilmim ve malım olsaydı da, ben de Allah‘ın ilim ve servet verdiği kişiler gibi yaşasaydım” derler. İşte bunların her ikisi de Allah katındaki mükâfatta beraberdir.

Yüce Allah, kullarından bir kısmına da mal vermiş, fakat ilim vermemiştir. Bu kişiler cahilce hareket edip, mal biriktirme konusunda helal ve harama pek aldırış etmezler. Bazıları da bunlara özenerek, “eğer ben de böyle servet sahibi olsaydım, bu adam gibi har vurur harman savururdum” şeklinde düşünmektedirler. İşte bu durumda onların her ikisi de günahta beraberdir.

Hz. Peygamber s.a.v Efendimiz buyuruyor ki: “Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.” (Taberanî)

“Şüphesiz ki Allah, kulunu niyetine göre cezalandırır veya mükafatlandırır.” (Nesaî, Enes b. Malik, Ahmed b. Hanbel)

İŞLER NİYETE GÖREDİR

İnsanın yapmış olduğu amellerin Allah katında kabul veya reddedilmesinde kişinin niyeti büyük  önem arzeder. Amelin iyi veya kötü sonuç vermesi de niyete bağlıdır. Niyet iyi ise sonuç mutluluk ve kurtuluş, kötü ise hüsran ve pişmanlıktır.

Bu husus, Sevgili Peygamberimiz s.a.v.’in şu hadislerinde ne güzel dile getirilmiştir:

“Ameller niyet iledir ve herkes için sadece niyet ettiği şey vardır. Kişinin niyeti Allah ve Rasulü yolunda hicret etmekse, hicreti gerçekten Allah ve Rasulü’nedir. Şayet hicret etmekteki maksadı dünyalık bir iş içinse onun da hicreti niyet ettiği şeyedir.” (Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî)

Yüce Mevlâmız, ahireti bırakıp yalnızca dünyaya yönelme niyet ve arzusu içinde olan kişilerin, aslında ne kadar aciz ve muhtaç olduklarını kendilerine hatırlatır ve en çok istedikleri şeylerden daha bu dünyada iken onları mahrum bırakabilir. Bunun yanında dünya ve ahiretini dengeleyen ve devamlı Allah rızasına uygun yaşamaya çalışan kişilerin de kalbine cömertlik, zenginlik yerleştirir ve korktukları şeylerden muhafaza eder.

ALLAH NİYETE GÖRE YARDIM EDER

İnsan bir şey yapmadan önce nasıl niyet edileceğini öğrenmelidir. Zira niyetsiz yapılan ameller hiçbir kıymet ifade etmez. Bunun içindir ki Hz. Peygamber s.a.v.: “Niyeti olmayan kişinin ameli de olmaz” (Beyhakî) buyurmuşlardır. Yani yapılan işin kıymeti niyete bağlıdır.

Buradan çıkan bir sonuç da şudur: Allah’a kulluk ve insanlara iyilikle meşgul olmalı, gücümüzün yetmediği, imkan bulamadığımız zamanlarda ise bunları ileride yapmaya niyet etmeliyiz. Çünkü Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz bizlere, insanların niyetleri üzere haşrolunacağını (Buharî, Müslim) haber veriyor. Dolayısıyla kişi hayra niyet ettiği sürece devamlı hayır işlemiş ve niyeti sayesinde her saatini ibadetle geçirmiş olur.

İnsanın işlediği amelin küçük veya büyük olması onun niyetine bağlıdır. Nice küçük ameller vardır ki, niyetler onları büyütür. Nice büyük görünen ameller vardır ki, niyetler onları küçültür. Niyet halis olmadıktan sonra yapılacak en büyük amellerin bile zerre kadar değeri yoktur.

Bu hususun daha iyi anlaşılması için, Salim b. Abdullah’ın Ömer b. Abdülaziz’e yazdığı mektupta geçen şu ifadeler bize yardımcı olacaktır:

“Bilmiş ol ki, Yüce Allah’ın kuluna yardımı, niyeti nisbetindedir. Kimin niyeti tam olursa, Allah’ın ona yardımı da tam olur. Niyeti ne nisbette bozulursa, Allah’ın yardımı da o nisbette azalır.”

O, KALPLERİMİZİ BİLİYOR

İyi niyet sahibinin yardımcısı Allah’tır. Nefis insana ahiret hayatını bir tarafa bırakmasını ve sadece dünya nimetlerine yönelmesini ne kadar telkin ederse etsin, insan kalbindeki güzel niyet ve ulvî düşünceleri sayesinde mutlaka doğru yola ulaşır.

İnsan bir işi yaparken niyetinin iyi mi kötü mü olduğunun, bize şah damarımızdan daha yakın olan Yüce Allah tarafından bilindiğini ve yapılanın kesinlikle karşılıksız kalmayacağını hiçbir zaman unutmamalıdır. Art niyetli kişilerin durumlarını ortaya koymak ve ibret almak açısından Hz. Peygamber s.a.v.’in şu hadisine kulak verelim:

“Bir kişi geri vermemek niyetiyle borç alsa veya bedelini ödememek niyetiyle mal satın alsa ve bu durumda iken ölse, o kişi hain ve hırsızdır.” (Ahmed b. Hanbel, Taberanî)

Ayrıca iyi niyetli ve samimi kişiler devamlı Allah’ın himayesinde, kötü niyetliler de yine Allah’ın takibindedir. Hz. Peygamber s.a.v. buyururlar ki:

“Bir kişi geri ödemek niyet ve arzusuyla bir başkasından borç para veya mal satın alsa ve borcunu ödemeye imkân bulamadan ölse, o kişinin borcunu kıyamet günü Cenab-ı Allah öder. Geri ödememek niyetiyle borçlanan ve bu haldeyken de ölen kişiye kıyamet günü, ‘kulumun hakkını almayacağımı mı zannettin?’ diye nida edildikten sonra, bu kişinin borcuna karşılık olarak sevaplarından alınır ve borçlu olduğu kişiye verilir. Şayet sevabı yoksa, borçlu olduğu kişinin günahlarından alınarak bu kişinin üzerine yazılır.” (İbnu Mace, Ahmed b. Hanbel)

Bir gün Hz. Peygamber s.a.v.: “İki müslüman kılıçları ile karşılaştıkları vakit, ölen de öldüren de cehennemdedir.” buyurdu. “Ölenin suçu nedir?” diye sorulması üzerine: “Zira o da onu öldürmek istemişti.” (Buharî, Müslim) buyurarak, niyetin yol açtığı sona dikkat çekmişti.

YATAĞINDA CAN VEREN ŞEHİTLER

Bir ağaç gölgesinde biraz konaklayıp, yoluna devam etmek kadar kısa olan dünya hayatında sevap kazanmak ve Yüce Mevlâmız’ın rızasına nail olmak, aslında çok kolay. Hz. Peygamber s.a.v.’in hadisleri, bunun nasıl olacağını bize açıklıyor:

“Bir kimse, biraz uyuduktan sonra kalkıp namaz kılma niyet ve arzusuyla gece yatağına yatıp uyusa ve sabah oluncaya kadar uyanamasa, Allah ona yapmaya niyet ettiği şeyin sevabını verir.” (Ebu Davud, Nesaî, İbnu Mace)

“Şehit olmak niyet ve arzusuna sahip bir kimse, yatağında da ölse şehit olarak ölmüş olur. Ümmetimin şehitlerinin çoğu, başı yastıkta ölenlerdir. Savaş alanında nice öldürülenler vardır ki, onların niyetini ancak Allah bilir.” (Ahmed b. Hanbel)

Görüldüğü gibi, kişinin niyeti amelinden önde gelmektedir. Öyleyse yaptığımız her şeyde önce Allah’ın hoşnutluğu aramalı, daha sonra iyi niyetimizle irademizi birleştirerek hayatımızı Allah’a hasretmeliyiz.

Büyük veli Hasan Basri k.s.’nin şu hikmet incisi sözü kulağımızda küpe olmalı:

“Cennet ehlinin ebedi cennette, cehennem halkının da ebedi cehennemde kalmaları niyetleri sebebiyledir. Çünkü niyetleri inançlarında ebedidir.” sözü, niyetin önemini açıkça ortaya koymaktadır.

Hz. Ömer r.a. meseleyi ne güzel özetliyor: ”Amellerin efdali, Allah’ın farzlarını eda edip haramlarından kaçınmak ve sadık niyettir.”

 

 Dergisinden Alınmıştır.